EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, İstanbul’da gayrimenkul piyasasının mevcut durumunu değerlendirerek şunları kaydetti: “Ekonomik ortamın bozulmasından en çok etkilenen sektörlerden biri gayrimenkul sektörü. Bu sektörde satışlar düşme eğilimine geçtiğinde hükümet çeşitli destek politikaları uyguluyor. Bu politikalar çerçevesinde konut alan yabancılara vatandaşlık verilmesi, konutların tesliminde KDV indirimi, satış sözleşmelerindeki damga vergisi istisnası, konut kredilerindeki peşinat oranının düşürülmesi, konut alımında devlet teşviki ve kamu bankalarının bazı dönemlerde konut kredisi faizlerini düşürmesi kalıcı çözümler getirmemekle birlikte sektör üzerinde olumlu etkiler oluşturuyor. Konut kredi faiz oranlarının yüksek olduğu bir dönemden geçiyoruz. Faiz oranının yüzde 2’nin altına inmesiyle sektörde tekrar hareketlilik başladığını gözlemliyoruz. Türkiye’de gayrimenkul piyasasının talep yönü konjonktürel olarak düşük olsa dahi, önümüzdeki süreç içinde sektörün tekrar canlılık kazanacağı aşikar. Çünkü kentsel dönüşüm, nüfus artışı ve temel ihtiyaçlar nedeniyle Türkiye’deki konut talebi hiçbir zaman bitmez.“
Konut yatırımı uzun vadede kazandırıyor
Halihazırda İstanbul’da konuta yatırım yapmanın doğru olup olmayacağı hakkında bilgi veren Yazıcı, “Kısa dönemli yüksek faiz oranları veya döviz yatırımları daha çekici gibi görünse de, konut yatırımı uzun vadede daha çok kazandırmaya devam ediyor. Özellikle sıfır konut projelerindeki stok eritmeye yönelik indirimler konut alıcısı için cazip alternatifler sunuyor. Uzun dönemli düşünüldüğünde diğer yatırım araçlarına kıyasla emlak yatırımı daha fazla kazandıracaktır. Konut alımını destekleyen kampanyalarla konut satın almak için doğru zaman olduğu söylenebilir. Ayrıca oturmak için ev alıyorsanız doğru zaman yoktur“ dedi.
Satmak mı doğru, kiraya vermek mi?
Mevcut piyasa koşullarında yatırımcıların konut satışı yapmaları mı, yoksa kiraya vermelerinin daha doğru olacağı hakkında da bilgi veren Yazıcı, “Üç beş yıl öncesine kadar konut en gözde yatırımların başında geliyordu. Kira geliri sağlayan konutun değeri de sürekli artıyordu. Ama günümüzde durum çok farklı. Bulunduğu konum itibarıyla fark ediyor olmakla birlikte genel anlamda söylersek konut fiyatları pek artmıyor, en azından enflasyon kadar artmıyor. Hatta düşme eğiliminde olan konutlar dahi var. Dolayısıyla konut fiyatının, yani anaparanın reel olarak artması gibi bir durum artık yok. Mevcut durumda acil nakit ihtiyacı yoksa ekonominin daha stabil hale gelmesini beklemek daha mantıklı“ görüşünü ileri sürdü
Mevcut konut stoku ve arz talep dengesi
Stoku eritmenin çok kolay olmadığını söyleyen Yazıcı, “Halihazırda mevduat faizlerinin genel seyri ve konut kredisi faizlerinin yüksekliği kredi kullanımı önündeki en büyük engel. Önce faizler düşecek, sonra gayrimenkul piyasası hareketlenecek, ardından stok erime hızı artacak diye düşünüyoruz. Şu anda sadece İstanbul’da ekonomiye kazandırılmamış 480-490 bin adet mülk olduğunu hesaplıyoruz. Burada ekonomiye kazandırılmamış ile kastımız mülkün satılmış olsa bile kiralanmış veya içinde yaşayan olmadığı anlamına geliyor. Özellikle markalı konutlarda satış yapılmış ama içinde henüz yaşam başlamamış veya kısmen başlamış mülkler bu stokun içinde“ dedi.
Konut yatırımı uzun vadede kazandırıyor
Halihazırda İstanbul’da konuta yatırım yapmanın doğru olup olmayacağı hakkında bilgi veren Yazıcı, “Kısa dönemli yüksek faiz oranları veya döviz yatırımları daha çekici gibi görünse de, konut yatırımı uzun vadede daha çok kazandırmaya devam ediyor. Özellikle sıfır konut projelerindeki stok eritmeye yönelik indirimler konut alıcısı için cazip alternatifler sunuyor. Uzun dönemli düşünüldüğünde diğer yatırım araçlarına kıyasla emlak yatırımı daha fazla kazandıracaktır. Konut alımını destekleyen kampanyalarla konut satın almak için doğru zaman olduğu söylenebilir. Ayrıca oturmak için ev alıyorsanız doğru zaman yoktur“ dedi.
Satmak mı doğru, kiraya vermek mi?
Mevcut piyasa koşullarında yatırımcıların konut satışı yapmaları mı, yoksa kiraya vermelerinin daha doğru olacağı hakkında da bilgi veren Yazıcı, “Üç beş yıl öncesine kadar konut en gözde yatırımların başında geliyordu. Kira geliri sağlayan konutun değeri de sürekli artıyordu. Ama günümüzde durum çok farklı. Bulunduğu konum itibarıyla fark ediyor olmakla birlikte genel anlamda söylersek konut fiyatları pek artmıyor, en azından enflasyon kadar artmıyor. Hatta düşme eğiliminde olan konutlar dahi var. Dolayısıyla konut fiyatının, yani anaparanın reel olarak artması gibi bir durum artık yok. Mevcut durumda acil nakit ihtiyacı yoksa ekonominin daha stabil hale gelmesini beklemek daha mantıklı“ görüşünü ileri sürdü
Mevcut konut stoku ve arz talep dengesi
Stoku eritmenin çok kolay olmadığını söyleyen Yazıcı, “Halihazırda mevduat faizlerinin genel seyri ve konut kredisi faizlerinin yüksekliği kredi kullanımı önündeki en büyük engel. Önce faizler düşecek, sonra gayrimenkul piyasası hareketlenecek, ardından stok erime hızı artacak diye düşünüyoruz. Şu anda sadece İstanbul’da ekonomiye kazandırılmamış 480-490 bin adet mülk olduğunu hesaplıyoruz. Burada ekonomiye kazandırılmamış ile kastımız mülkün satılmış olsa bile kiralanmış veya içinde yaşayan olmadığı anlamına geliyor. Özellikle markalı konutlarda satış yapılmış ama içinde henüz yaşam başlamamış veya kısmen başlamış mülkler bu stokun içinde“ dedi.