İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Brand Week İstanbul” etkinliğinde açılış konuşmasını yaptı.
Emlak Pencerem / Emlak Haberleri Merkezi - 6 Kasım 2019 - İstanbul
İmamoğlu, Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde yaklaşık 2 bin 500 katılımcıya yaptığı konuşmasında, Brand Week İstanbul’a üçüncü kez katıldığını belirtti. Yaklaşık bir saat süren bir konuşma yapan İmamoğlu, “Geçen yıl Beylikdüzü Belediyesi olarak kazandığımız İnsani Gelişme Endeksi Ödülü’nü almak için yine aranızdaydım. Şimdi ise 16 milyon insanı temsil ederek buradayım. Çok mutluyum” dedi. Türkiye ve İstanbul’un ekonomik anlamda sıkıntıları olduğunu dile getiren İmamoğlu, insanların işsiz, gençlerin umutsuz olduğunu belirtti. Pek çok yetenekli insanın bu nedenlerle yurt dışına gittiğini hatırlatan İmamoğlu, “Bu olumsuzlukların en büyük nedeni demokrasiden uzaklaşılmasıdır. Bu sorunların çözümünün tek çaresi de yine demokrasidir. Çare cesur demokrasidedir. Dünyada her ülkenin demokrasi ve özgürlüklerden uzaklaştığı geçici dönemler olmuştur. Biz de Türkiye olarak bu sıkıntılı dönemi kısa sürede atlatacağız” dedi.
“ŞEHİR, TEK BİR RENGİN TONLARINDAN OLUŞMAYACAK”
“Yeni nesil siyaset anlayışı derken, öncelikle ve özellikle hukukun üstünlüğü anlayışını kast ediyorum. Kanunları, kendi amaçları uğruna eğip büken, kendisi için iyi olanı, herkese dayatan bir yönetici olmamayı, kamu karşısında vatandaşın güçsüz ve korumasız kalmasından yararlanmamayı, korkudan değil, sevgiden yana olmayı, kucaklayarak ve birleştirerek hizmet etmeyi anlatmak istiyorum. Bu şehrin Sirkeci Garı’nı ya da işte Haydarpaşa Garı’nı, eski bir İBB çalışanına değil de 16 milyona vermekten bahsediyorum aslında. Söylediğim şey, tam da bu. Bu, toplumsal moral için gerekli. Bu şehri biz yönetiyoruz. Birkaç kişinin değil. Yakınlarını korumak değil. Hukukun üstünlüğünden bahsediyorum. Ne kadar icatlar çıkarmaya çalışılırsa, çalışılırsın. İstanbul kararını verdi: Boğaziçi İstanbul’undur. ‘Şu bakanlığa bağlı, şu kurula bağlı yok’. İstanbul karar verir. Bu şehri yönetenler, bundan böyle bu şehrin her bir ferdini ayrı bir renk, ayrı bir zenginlik olarak kabul edecekler. Bu şehir, sadece tek bir rengin tonlarından oluşmayacak. İstanbul binlerce rengin, barış ve huzur içinde yaşadığı bir şehir olacak. Bu şehirde kimse kendisini azınlık hissetmeyecek. Hep birlikte çoğunluğun yönetme, azınlığın var olma hakkına saygı duyan bir siyaset ve yönetim anlayışı inşa edeceğiz.”
“ULAŞIM YATIRIMLARI İÇİN YOLA ÇIKTIK”
“Kentin merkezindeki en büyük ‘monoblok’ yapı olan otogarı bir inovasyon merkezine ve ‘start-up hub’ına çevireceğiz. Bu alanları yeni teknoloji şirketlerine, yazılım, tasarım ve eğitim şirketlerine hazırlıyoruz. Çevre yatırımları, temiz enerji, kentsel atıkların dönüşümü ile ilgili yatırımlarda İstanbul öncü kentlerden biri olacak. Küresel ısınma sorununu dikkate alan girişimcileri ve şirketleri destekliyoruz. Şehrimizin yakın civarında entegre tarımsal üretim yatırımlarını planlıyoruz. Başta metro olmak üzere, ulaşım yatırımları için yola çıktık. İstanbul’da metroyu 2024 yılına kadar 630 kilometreye çıkarmak istiyoruz. Yap-İşlet-Devret dahil çeşitli modelleri tartışıyoruz. Kemerburgaz Kent Ormanı’ndaki 5,5 milyon metrekare yeşil alan bizden uzak tutuldu. Biz, kent ormanı olarak hayatımıza kattık 1,6 milyon metrekarelik kısmını. Kalanını da seneye katacağız. 6 senedir Orman Bakanlığı tahsis etmiş, yapılmıyor. ‘İmara değil, insanlara açacağız’ deyince hemen ‘Biz yaptık, biz yaptık!’ Tamam, tamam; biz yaptık, tamam! Bir şey değil; kızmayın! Ama niye açmadınız? Başka bir hesap mı vardı? Niye açmadınız? 2 ayda toparladık, açtık. Gidin bakın; cıvıl cıvıl. Büyükdere Caddesi üzerinde, hemen Maslak’ı geçince, yolun sağ tarafında, binaların arasında 1 milyon 100 bin metrekare park var. 19 Mayıs’ta size orayı açacağım; şaşacaksınız; ‘Ya bu vardı da biz bunu niye kullanmadık’ diyeceksiniz. Kurbağalıdere’deki sorunu da yaza çözüyoruz. Ayamama Deresi’nin çevresiyle ilgili sorunları çözüyoruz.”
HAYALİNDEKİ İSTANBUL’U ANLATTI
İstanbul’u şeffaflığa, halka hesap verme prensibine, vicdana ve adalete dayalı bir yönetim anlayışıyla ayağa kaldıracaklarını vurgulayan İmamoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:“Bizden sizlerin sesine her zaman kulak veren, kadına, çocuğa ve dezavantajlı gruplara pozitif ayrımcılık yapan bir anlayış göreceksiniz. Hep birlikte yürünebilen, koşulabilen, nefes alınabilen, bisikletle gezilebilen, spor yapılabilen, modern, çevre dostu, engelli dostu bir İstanbul yaratacağız. 16 milyonluk bu kent, 450 milyar dolarlık bu ekonomi, pek çok alanda global başarılar inşa edebilir. Spordan sanata, teknolojiden inovasyona, markalardan turizme kadar birlikte global şampiyonlar, lider kurumlar yaratabiliriz. İşte benim hayalimdeki İstanbul, enerjisi yüksek, gençliği olan bir şehir. Barış ve demokrasiyle kenetlenmiş, bir arada yaşama sevinci ve huzuruna kavuşmuş bir İstanbul. Bunu hep birlikte başaracağız. Çünkü başarmak zorundayız. Bu yolda tüm katkı ve önerilerinize kapımız her zaman açık olacak.”
Emlak Pencerem / Emlak Haberleri Merkezi - 6 Kasım 2019 - İstanbul
İmamoğlu, Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde yaklaşık 2 bin 500 katılımcıya yaptığı konuşmasında, Brand Week İstanbul’a üçüncü kez katıldığını belirtti. Yaklaşık bir saat süren bir konuşma yapan İmamoğlu, “Geçen yıl Beylikdüzü Belediyesi olarak kazandığımız İnsani Gelişme Endeksi Ödülü’nü almak için yine aranızdaydım. Şimdi ise 16 milyon insanı temsil ederek buradayım. Çok mutluyum” dedi. Türkiye ve İstanbul’un ekonomik anlamda sıkıntıları olduğunu dile getiren İmamoğlu, insanların işsiz, gençlerin umutsuz olduğunu belirtti. Pek çok yetenekli insanın bu nedenlerle yurt dışına gittiğini hatırlatan İmamoğlu, “Bu olumsuzlukların en büyük nedeni demokrasiden uzaklaşılmasıdır. Bu sorunların çözümünün tek çaresi de yine demokrasidir. Çare cesur demokrasidedir. Dünyada her ülkenin demokrasi ve özgürlüklerden uzaklaştığı geçici dönemler olmuştur. Biz de Türkiye olarak bu sıkıntılı dönemi kısa sürede atlatacağız” dedi.
“ŞEHİR, TEK BİR RENGİN TONLARINDAN OLUŞMAYACAK”
“Yeni nesil siyaset anlayışı derken, öncelikle ve özellikle hukukun üstünlüğü anlayışını kast ediyorum. Kanunları, kendi amaçları uğruna eğip büken, kendisi için iyi olanı, herkese dayatan bir yönetici olmamayı, kamu karşısında vatandaşın güçsüz ve korumasız kalmasından yararlanmamayı, korkudan değil, sevgiden yana olmayı, kucaklayarak ve birleştirerek hizmet etmeyi anlatmak istiyorum. Bu şehrin Sirkeci Garı’nı ya da işte Haydarpaşa Garı’nı, eski bir İBB çalışanına değil de 16 milyona vermekten bahsediyorum aslında. Söylediğim şey, tam da bu. Bu, toplumsal moral için gerekli. Bu şehri biz yönetiyoruz. Birkaç kişinin değil. Yakınlarını korumak değil. Hukukun üstünlüğünden bahsediyorum. Ne kadar icatlar çıkarmaya çalışılırsa, çalışılırsın. İstanbul kararını verdi: Boğaziçi İstanbul’undur. ‘Şu bakanlığa bağlı, şu kurula bağlı yok’. İstanbul karar verir. Bu şehri yönetenler, bundan böyle bu şehrin her bir ferdini ayrı bir renk, ayrı bir zenginlik olarak kabul edecekler. Bu şehir, sadece tek bir rengin tonlarından oluşmayacak. İstanbul binlerce rengin, barış ve huzur içinde yaşadığı bir şehir olacak. Bu şehirde kimse kendisini azınlık hissetmeyecek. Hep birlikte çoğunluğun yönetme, azınlığın var olma hakkına saygı duyan bir siyaset ve yönetim anlayışı inşa edeceğiz.”
“ULAŞIM YATIRIMLARI İÇİN YOLA ÇIKTIK”
“Kentin merkezindeki en büyük ‘monoblok’ yapı olan otogarı bir inovasyon merkezine ve ‘start-up hub’ına çevireceğiz. Bu alanları yeni teknoloji şirketlerine, yazılım, tasarım ve eğitim şirketlerine hazırlıyoruz. Çevre yatırımları, temiz enerji, kentsel atıkların dönüşümü ile ilgili yatırımlarda İstanbul öncü kentlerden biri olacak. Küresel ısınma sorununu dikkate alan girişimcileri ve şirketleri destekliyoruz. Şehrimizin yakın civarında entegre tarımsal üretim yatırımlarını planlıyoruz. Başta metro olmak üzere, ulaşım yatırımları için yola çıktık. İstanbul’da metroyu 2024 yılına kadar 630 kilometreye çıkarmak istiyoruz. Yap-İşlet-Devret dahil çeşitli modelleri tartışıyoruz. Kemerburgaz Kent Ormanı’ndaki 5,5 milyon metrekare yeşil alan bizden uzak tutuldu. Biz, kent ormanı olarak hayatımıza kattık 1,6 milyon metrekarelik kısmını. Kalanını da seneye katacağız. 6 senedir Orman Bakanlığı tahsis etmiş, yapılmıyor. ‘İmara değil, insanlara açacağız’ deyince hemen ‘Biz yaptık, biz yaptık!’ Tamam, tamam; biz yaptık, tamam! Bir şey değil; kızmayın! Ama niye açmadınız? Başka bir hesap mı vardı? Niye açmadınız? 2 ayda toparladık, açtık. Gidin bakın; cıvıl cıvıl. Büyükdere Caddesi üzerinde, hemen Maslak’ı geçince, yolun sağ tarafında, binaların arasında 1 milyon 100 bin metrekare park var. 19 Mayıs’ta size orayı açacağım; şaşacaksınız; ‘Ya bu vardı da biz bunu niye kullanmadık’ diyeceksiniz. Kurbağalıdere’deki sorunu da yaza çözüyoruz. Ayamama Deresi’nin çevresiyle ilgili sorunları çözüyoruz.”
HAYALİNDEKİ İSTANBUL’U ANLATTI
İstanbul’u şeffaflığa, halka hesap verme prensibine, vicdana ve adalete dayalı bir yönetim anlayışıyla ayağa kaldıracaklarını vurgulayan İmamoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:“Bizden sizlerin sesine her zaman kulak veren, kadına, çocuğa ve dezavantajlı gruplara pozitif ayrımcılık yapan bir anlayış göreceksiniz. Hep birlikte yürünebilen, koşulabilen, nefes alınabilen, bisikletle gezilebilen, spor yapılabilen, modern, çevre dostu, engelli dostu bir İstanbul yaratacağız. 16 milyonluk bu kent, 450 milyar dolarlık bu ekonomi, pek çok alanda global başarılar inşa edebilir. Spordan sanata, teknolojiden inovasyona, markalardan turizme kadar birlikte global şampiyonlar, lider kurumlar yaratabiliriz. İşte benim hayalimdeki İstanbul, enerjisi yüksek, gençliği olan bir şehir. Barış ve demokrasiyle kenetlenmiş, bir arada yaşama sevinci ve huzuruna kavuşmuş bir İstanbul. Bunu hep birlikte başaracağız. Çünkü başarmak zorundayız. Bu yolda tüm katkı ve önerilerinize kapımız her zaman açık olacak.”